• Çok geç kalınmadan ve zarar verilmeden; fark edilir edilmez bir uzmana götürülmesi. Özel öğrenme güçlüğü özel bir uzmanlık gerektirir. Bu yardım öğretmenlerden beklenmemelidir. Gerekli tıbbi ve psikolojik ölçümler yapılmalı, psikoeğitim ve psikiyatrik destek sağlanmalıdır. • Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk öncelikle olduğu gibi, kimseyle kıyaslama yapmadan ve özel durumu inkar edilmeden kabul edilmeli. •
DİSLEKSİ VE NÖROLOJİK YAKLAŞIM
Öğrenme güçlüğüyle ilgili yapılmış olan ilk çalışmaların tıp kaynaklı olduğu görülmektedir. Öğrenme merkezi sinir sistemi içindeki sinirlerin işlevidir. Bu sisteminin en küçük parçası nöronlarıdır. Öğrenme süreci nöronlar arasındaki bağlantıyla ilişkilidir. Nöronlar arasındaki sinyal sisteminin karmaşık bir yapısı vardır. Nörolojik çalışmalar, öğrenme güçlüğü olan bireylerin dikkat, hafıza ve eşleşmeli çağrışımsal içeren farklı tarzlardaki öğrenme görevleriyle ilgili
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN SÜREKLİLİĞİ
Okuma güçlüğü, sıkça görülen öğrenme problemlerinden biridir ve akademik başarısızlığın temel nedeni olarak görülebilir. Çocukların öğrenme güçlüğü ile tanılanmalarının en yaygın nedeni onların yaşadığı okuma problemleridir. Okul çağı çocuklarının %10-15’inde öğrenme güçlüğü olduğu saptanmıştır. Dördüncü sınıf öğrencilerinin akademik başarılarının değerlendirildiği bir araştırmanın sonucunda ise öğrencilerinin %34’ünün okuma problemleri yaşadıkları görülmüştür. Ayrıca bu öğrencilerin sınıf düzeyinin
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN SOSYAL GELİŞİMİ
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların %75’i sosyal beceri konusunda eksiklik göstermektedir. Öğrenme güçlüğüne sahip çocuklar günümüzdeki eğitim sınıflarına gönderilerek diğer çocukları rol model almaları ve sosyal beceriyi bu şekilde kazanmaları hedeflenmiştir. Burada karşımıza sosyal kabullenme kavramı çıkmaktadır. Eğer çocuk teneffüste, okul dışı ve okul içi aktivitelerde (basketbol, futbol vb.) reddedilirse bu durum mutsuzluğa ve sosyalleşmekten kaçınmaya
FONOLOJİK KURAMA GÖRE DİSLEKSİ
Araştırmalar, fonolojik problemlerin disleksinin temeli olduğunu ortaya koymuştur. Okumanın ön koşulu olan iki anahtar süreç kelimeyi eksiksiz tanıma ve şifre çözme yeteneği olarak belirlenmiştir. Dislektik olan çocuklar kelimelerin, uydurma kelimelerin ve sayıların şifresini çözmede dislektik olmayan çocuklara kıyasla daha yavaştır. Dislektik olan bireyler akıcı okuma konusunda yaşam boyu problem yaşayabilirler. Fonolojik kurama göre, dişlektik bireyler,
DİSLEKSİSİ OLAN ÇOCUKLARDA DEPRESYON
Depresif semptomlar ev ya da okul değiştirme, yeni bir kardeşin doğumu, babanın iş ya da hastalık nedeniyle ayrılması ve akut hastalık veya ameliyat gibi yaşam olaylarının çocukların psikiyatrik bozukluklarında tetikleyici etkenler olduğu saptanmıştır. Öğrencilere yönelik bulgular dikkate alındığında, çocuklardaki depresyonda sınıf, babanın çalışma durumu, gelir düzeyi, kardeş sayısı gibi demografik özelliklerle birlikte, ailede bir hastanın
DİSLEKSİ İLE İLİŞKİLİ DUYGUSAL VE SOSYAL PROBLEMLER
Okul öncesi dönemde uyum gösteren birçok dislektik çocuk, okul yaşamının başlamasıyla birlikte duygusal ve sosyal problemler yaşamaktadır. Okulda okuma ve yazmayı beklenilen hızda ve şekilde öğrenememeleri çocuklarda utanç, kaygı, üzüntü, özgüven eksikliği gibi sorunlar doğurmaktadır. Disleksiye bağlı olarak yaptıkları hatalar nedeniyle aileleri, arkadaşları ya da öğretmenleri tarafından eleştirilebilmekte ve bu durum onların sosyal ilişkiler kurmakta
DİSLEKSİDE GÖRSEL-İŞİTSEL UYARAN UYUMU
Disleksi dünya nüfusunun %5 ile %10’unu etkileyen ve en yaygın olan öğrenme zorluğudur. Dünyada bu zorluğu yaşayan kişilere kelimelere ve fonemler üzerine birçok yaklaşımla yaklaşılıyor. Oxford Üniversitesi bu yaklaşımlar yanında daha çok dikkat odaklı olarak yoğunlaşılması gerektiğine işaret ediyor. Oxford Üniversitesine göre en kolay edinilebilir yol olarak video oyunları olabileceğini söylüyor. Deneysel psikolog Vanessa Harrar;
DİSLEKSİ Mİ DİSPRAKSİ Mİ?
Bireylerde disleksi ile birlikte başka tür öğrenme bozuklukları da görülebilmektedir. Yapılan araştırmalar, özgül öğrenme bozukluklarından biri olan dispraksi ile disleksi arasında bir ilişkinin olabileceğini göstermektedir. “Hareket organizasyon bozukluğu” veya “Beceriksiz çocuk sendromu” olarak bilinen dispraksi özgül öğrenme güçlüğünün bir türüdür. Dispraksinin birçok özelliği disleksi ile benzerlik gösterdiğinden karıştırılabilmektedir. Dispraksili bireyler yaşlarının altında bir motor koordinasyon
DİSLEKSİNİN GELİŞİMSEL YÜZÜ
Okul Öncesinde; Konuşmaya başlamada ve anlaşılır konuşmada geç kalma Benzer kelimeleri yanlış telaffuz etmek, kalıcı bebek konuşması Kapı, dayı, halı gibi kafiyeli örüntüleri fark edememek Harfleri öğrenmede ve hatırlamada güçlük Aile geçmişindeki okuma ve yazma güçlükleri Okul Çağlarında; Okuma ve yazmada belirgin güçlük Şekillerin, harflerin ve kelimelerin yönlerini şaşırmak (b-d, 15-51, çok-koç…) Kelimelerdeki harflerin sırasını