Öğrenme güçlüğü olan çocuklar okumada yaşadıkları zorlanma dolayısıyla okumaya karşı ilgisiz ve isteksizdirler. Fakat bu zorlanmanın üstesinden gelmek de okuma çalışmaları yapmak ve buna zaman ayırmaktan geçmektedir. Bu nedenle okuma alışkanlığı kazanmaları okumadaki zorlukların üstesinden gelmek için gereklidir. Okumadaki zorlanmalarını azaltacak çalışmaları yaptıktan sonra okuyabildiğini gören ve bu anlamda motive olan çocukların okumaya ilgisinin arttığı
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNE ÖĞRETMENLERİN YAKLAŞIMI NASIL OLMALIDIR?
Özel öğrenme güçlüğü olan öğrenciler ile çalışan öğretmenler konu hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar. Farklı öğrenme yöntemleri, materyalleri ve ortamlarına ihtiyaç duyduklarının farkında olmalıdırlar. Öğrencilerinin diğer öğrencilere kıyasla daha fazla ek ders almaları ve pratiğe ihtiyaçları olduğunu bilmeli; bu anlamda zaman ayırmalı ve sabırlı olmalıdırlar. Öğrencilerinin arkadaşlarından daha zor öğrendiğinin bilincinde olduğu durumları göz önünde bulundurup
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VE DEHB BİRLİKTE GÖRÜLDÜĞÜNDE MÜDAHALE YAKLAŞIMI NASIL OLMALIDIR?
Öncelikle DEHB’in yaratmış olabileceği olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması adına ilk müdahale bu bozukluğu kontrol altına almaya yönelik olmalıdır. Burada uzmanlar DEHB tanı ve tedavisine yönelik gerekli görüldüğünde ilaç ve aynı zamanda terapi desteği ile birlikte dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüselliğin çocuğun hayatındaki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmayı ya da kontrol edilebilir seviyelere çekmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VE DİL GELİŞİMİ
Öğrenme güçlüğüne bağlı ya da bağımsız olarak dil-konuşma bozuklukları görülebilmektedir. Dil-konuşma bozuklukları okuyup anlama ve kavrama becerilerini olumsuz etkilemektedir. Sesleri doğru çıkaramama, bir dil becerisi olan okuma yazma becerilerini olumsuz etkilemektedir. Erken yaşlarda daha sık görülen dil-konuşma problemleri ilerleyen yaşlarda öğrenme güçlüğüne yol açan harfleri doğru seslendirememe, harfleri karıştırma gibi bozukluklara yol açmaktadır. Öğrenme güçlüğü
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VE OKULA UYUM
Okul sürecinde zorlanan çocuklar uyum konusunda da güçlük çekmektedir. Düşük akademik başarı ve düşük motivasyon sonucunda okulu bırakma ve okul reddi durumları ile çok fazla karşılaşılmaktadır.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN ÖZGÜVEN GELİŞİMİ
Öğrenme güçlüğü olan çocuklar, arkadaşlarının kolayca yapabildikleri etkinlikler karşısında kendilerini yetersiz hissetmektedirler. Bunun yanında olumsuz geri bildirimlere sıkça maruz kalmak da bireyde yetersizlik duygusu ve özgüven eksikliği oluşturur. Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda akranlarla kıyaslanma, başarıyı tadamama, akademik başarısızlık sebebiyle aile ve öğretmen tarafından baskıya maruz kalma özgüven eksikliğine yol açabilir.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARDA AKRAN İLİŞKİLERİ NASILDIR?
Öğrenme güçlüğü çocuklar özellikle okul ortamında yaşadıkları akademik problemler nedeniyle kendilerini yetersiz ve özgüvensiz hissedebilmektedir. Bu durum sağlıklı akran ve arkadaşlık ilişkileri geliştirmelerine engel olabilmekte ya da onlar tarafından dışlanma, alay edilme gibi problemlere yol açabilmektedir. Bu nedenle öğrenme güçlüğü çocukların ihtiyaçları var ise uygun sosyal becerileri geliştirebilmeleri için destek almaları gerekmektedir.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ SADECE AKADEMİK SORUNLAR MI YARATIR?
Öğrenme güçlüğü akademik sorunların yanında bireyin sosyal ve duygusal alanlarında da sorunlara yol açmaktadır.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ TAMAMEN GEÇER Mİ ?
Öğrenme güçlüğü tamamen geçmez. Doğru ve zamanında eğitim ile etkileri en aza indirgenir ve öğrenme güçlüğü olan birey gerekli becerileri edinebilir.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ TANISI İÇİN ZEKA TESTİ GEREKLİ MİDİR?
Bir çocuğa öğrenme güçlüğü tanısı konulabilmesi için en az normal zeka olarak belirtilen zeka düzeyi aralığında olması gerekir. Öğrenmesi için gerekli zeka düzeyi, bilişsel beceriler ve öğretim ortamına sahip olması fakat buna rağmen öğrenmenin gerçekleşmemesi beklenir. Bu nedenle zeka ile ilgili şüphe oluşturacak gözlemler olduğunda uzmanlar zeka testi yapılmasını önermektedir. WISC-R, WISC-IV, CAS gibi zeka