Eğitim ve öğretim sürecinden beklenen, bireylerin bu süreçten en iyi şekilde fayda sağlayabilmesidir. Bu nedenle bu süreçte hiçbir birey göz ardı edilmemelidir. Diğer bir deyişle, eğitim ve öğretimin temel hedefine ulaşma yolunda hiçbir birey eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakılmamalıdır. Eğitim-öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanmasında en önemli nokta ise bireysel farklılıkların dikkate alınmasıdır. Bir sınıftaki her bir birey kişisel özellikler, bedensel özellikler, zihinsel özellikler gibi bazı özelliklere sahiptir ve bu özellikler her birey için farklıdır. Bireysel farklılıklar ise eğitimde bazı uyarlamalar yapılmasını gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla, eğitimde bazı uyarlamalar yapılmadan özel eğitim gerektiren bireyler olarak adlandırılan bireylerin genel eğitimden yararlanabilmesi mümkün olamamaktadır. Okul ortamında bazı çocuklar kolaylıkla uyum göstermiş ve başarılı olmuşken, bazı çocuklar ise öğrenememekte ve okula gitme isteksizliği ya da okul reddine sebep olacak duygusal sorunlar yaşamaktadırlar. Bu bireylere normal gelişim gösteren akranlarıyla verilen eğitim yeterli kalmayacağı için, ayrıca özel eğitim de uygulanmalıdır. Özel eğitime ihtiyaç duyan gruplardan bir tanesi de özel öğrenme güçlüğüne sahip bireylerdir. Türkiye’de sınıf öğretmeni adaylarıyla yapılan bir çalışmada öğretmen adaylarının ÖÖG’ye ilişkin orta düzeyde bilgi sahibi oldukları tespit edilmiştir. Sınıf öğretmeni adaylarının kendilerini en yetersiz gördükleri konu ise öğretimde uygulanacak yöntem ve tekniklerdir. Ayrıca öğretmen adayları kendilerini tanılama süreci ve ÖÖG türleri hakkında da yetersiz bulmaktadır.