Dislektik çocuklar bir beceriyi yaşıtları gibi yerine getiremez ve kendisini yaşıtlarının seviyesinden altta görmeye başlar. Kendi becerileri ile ilgili yaşadıkları hayal kırıklığı, çevreleri tarafından maruz kaldıkları baskı sonucu daha öfkeli olabilirler. Araştırmalar okumayı öğrenme süreci zorlaştıkça ve karmaşıklaştıkça, öfkenin arttığını ve bu öfkenin sınıf arkadaşlarına yöneltildiğini gözlemlemiştir. Dislektik çocukların duyduğu öfke bir süre sonra kızgınlığa yol açar. Kızgınlık genellikle okul ve öğretmene karşıdır. Çocuklar okulda kızdıkları zaman bunu çok fazla açığa çıkarmazlar. Pasif kalmayı, küsmeyi ya da bir köşeye çekilmeyi tercih ederler. Fakat ev ortamında kızgınlıklarını ebeveynlerine karşı yöneltirler. Özellikle anneler öfke patlamalarına daha sık tanık olurlar. “Yapamayacağım” ve “tekrar tekrar başarısız olacağım” hissi dislektik çocukların endişe duymasına yol açar. Yapabildikleri konular hakkında endişeye kapılırlar ve başarabilecekleri düzeyin altında bir performans sergilerler. Duydukları endişeden dolayı verilen görevden kaçınmaya başlarlar.