Disleksisi olan bireyler hayatlarının her alanında gerçek yahut algısal açıdan sistematik zorluğa maruz kalırlar. Daha fazla çaba sarf etme ile başlayan bu süreç özellikle düşük benlik saygısı ve kronik kaygı durumu olmak üzere sonuçları çeşitli düzeylerde kendini gösterir ve toplumun beklentilerini karşılayamama sonucunda hayal kırıklığına uğrayabilirler. Kişilerin uzun vadede kişisel ve sosyal yaşamlarında pek çok soruna neden olan disleksi, aynı zamanda bireyin öğrenme güçlüğünün zekasına ilişkin olumsuz bir algıyı ortaya koymaktadır. Bu olumsuz algı disleksisi olan bireyin benlik saygısını, kendine olan inancını ve sosyal etkileşimini doğrudan etkileyerek toplumsal alanda kendilerini yetersiz olarak görüp, zayıf bir öz imaj geliştirmelerine neden olabilir.
Benlik saygısı kişinin kendini sevme, tanıma, kabul etme ve temel düzeyde adil ve nezaketle davranılmaya layık olduğuna inandığı anlamına gelir. Çoğunlukla disleksisi olan bireylerde düşük olan benlik saygısı sonucunda ortaya çıkan pek çok duygusal semptom vardır. Çocukluk çağından süregelen kafa karışıklığı ve hayal kırıklığı korkuyu, korku ise tutarsızlıkları besler. Şiddetli bir hal alan bu kaotik durum bireyin yeni başarısızlıklardan kaçmak için bocalamasına ve bocalarken içinde bulunduğu yoğun endişeyi tekrar etmesine neden olabilir. Toplumu güvenli bulmayan ve sık sık tekrarlayan döngüsel hayal kırıklığı nedeniyle kişinin bariz olarak öfke biriktirmesine sebep olabilir. Fakat bu öfke çoğu zaman toplum içinde değil bireyin güvenli hissettiği bir alanda, yani aile ortamında dışa vurmasıyla sonuçlanabilir. Bu durumun esas alt metni disleksisi olan bireyin sosyal yaşamı güvenli bulmaması ve aileye olan güven eğilimi ile açıklanabilir.
Disleksisi olan bireyin benlik saygısını etkileyecek bir diğer duygusal semptom ise depresyondur. Depresyon bireyin yoğun olarak üzüntü, acı çekmesiyle açıklanabilir. Öğrenme Güçlüğü çeken bireylerin depresyon açısından yoğun risk altında olduğu söylenebilir. Bu durum bazen acı ve üzüntünün uyuşuk ve pasif ruh haliyle tanımlanabilir, bazen ise bu acı ve üzüntüyü bilinçdışı bir davranış sonucu gizleyerek yaşıtlarına nazaran daha aktif, hareketli veya yaramaz çocuklar olarak adlandırılabilirler.
Her ne kadar uzun süre hata yapılsa dahi oluşturulan mevcut ortamda cesaret ve destekleyici olma disleksi gibi pek çok öğrenme güçlüğünün üstesinden gelinmesini sağlamaktadır. Disleksi ile erken yaşlardan itibaren mücadele etme çocuğun topluma, sosyal yaşama ve kendisine olan güvenini oluşturarak öğrenme hevesini besler. Doğru müdahale ve yetkinlik güven aşılamayı sağlayarak, bireyi başarıya götüren en önemli etmendir. Disleksisi olan bireyin benlik saygısı onarıldığında kendi yaşamları üzerinde kontrol ve başarıları artar, böylelikle artan başarı stresi ve kaygıyı azaltarak toplumla uyum içinde yaşamalarına ve kendilerini sevmelerine olanak sağlar.
Bir Cevap Yazın