Disleksisi olan çocuklar eğitim hayatlarının başından itibaren “Aslında çok zeki ama…” ile başlayan cümleyi çok duyarlar. Aileler ve eğitimciler için kafa karıştırıcı olan ise çok daha zor şeyleri yapabilirken bir satır önce okuduğu kelimeyi bir sonraki satırda yanlış okumasıdır. Bu durum bazen çocuğun “yaramazlığına” ya da “dikkatsizliğine” bağlanır. Aslında sorun bu tespitlerden çok daha ciddi olabilir. Disleksi nörolojik temelleri olan bir sorundur. Ancak tanı koymak her zaman çok kolay değildir. Bunun bir nedeni bu sorunu yaşayan her çocuğun farklı özelliklere sahip olmasıdır. Tanının konabilmesi için bazı kriterler var: bireyin normal veya normal üstü zekâya sahip olması, okuma alanında yaşadığı sorunların yetersiz eğitim koşulları ve çevresel faktörlerden kaynaklanmıyor olması ve nörolojik bir hastalığın sonucunda ortaya çıkmış olmaması bu kriterlerin en önemlileridir.
Disleksi yalnızca çocuğun okuma-yazma alanını etkileyen bir sorun olarak kalmıyor. Okuma-yazmada zorlanan çocuk, okulda genel anlamda daha da zorlanmaya başlıyor. Arkadaşları için kolay olan okuma ve yazma onlar için büyük bir kâbusa dönüşüyor. Çünkü diğer kişilere göre çok daha fazla çaba harcamak zorunda kalıyorlar ve kendilerini doğal olarak kötü hissediyorlar. Bunun yanı sıra eksik, yanlış okumaları bir süre sonra arkadaşları tarafından alay konusu olmalarına neden olabiliyor.